istanbulls
belépett:
Love me or hate me. Both are in my favor ... If you love me I will always be in your heart. If you hate me I will always in you
Sahi Sen Aşkın Hangi Halisin
Ayın iki yüzü gibiyim. Sen aydınlık, ben karanlık yanı, birbirini tamamlayan bütün. Duygular sevgi ateşiyle yanarken güneş kendinden geçer, aşkın sıcaklığı ile.
Sözcükler bittiğinde gözlerimle, ruhumla konuşuyordum. Yüreğime akıtıyordun deli pınarlar gibi sevgini. Karanlığıma dolan dolunaydın. Bakışınla ruhumu okşardın. Dudağımın kenarına yapışan hüzünle hüzünlenen, kirpiğimin gizlediği damlalarda ağlayansın. Üşüyen ruhumu ısıtan, yaşama bahar bahçelerine açılan camdan baktıransın.
Bağdaş kurup dinlediğim, sevdan ile demlendiğimsin. Anlımda ki yazgım, kahkahamda ki tını, kaybetmeye dayanamadığım ulaşılmaz hayalimsin.
Yüreğimin duvarları arasında, sana olan sevgimi büyütüp çoğaltıyorum. Susuyorum sessiz çığlıklarım canımı acıtırcasına içimde büyüyor. Kelimeler boğazımda düğümleniyor..Hiçlikler içinde kıvranıyorum. Boşluklarda zavallıya dönüşüyorum. Ayağım tökezliyor, sözcükler yığınından yuvarlanıyorum. Sana gelen yolların zorluğunu göze alıyorum. Sarp kayalardan geçerken ruhum çalı dikenleriyle parçalanıp çürükler içinde kalıyor. Uçurum kenarlarından düşmemek için senin aşkının gücüne tutunuyorum.
Yangının önemini anlamayacak kadar ateşin içinde yanıyordum. Ateş, su ve koku olarak içime doldun. Yakan sen yanan bendim. Aşkın pazarında hiçbir ölçü geçerli değildi. Kimine göre bir gram, kimine göre bir tondu. Sen ise bende senin içindeki beni katlıyordu.
İsmimle dolduramadığım boşlukları vardı yüreğimin. Dilimde örselenmiş sevda sözcükleri. Yüreğim hep susar duvarları kan ağlardı. Hiçbir şeyi hatırlamıyor hatırladıklarımı da unutmaya programlanmıştım. Azaba dönüşen yaşamımdan kaçıyordum. Alışamadım zifiri karanlıklara. Benim olduğunu bilmek artık bana yetmiyor.
Benim olduğunu göstermeni, hissettirmeni istiyorum. Yüreğim mengeneye sıkışmış gibi nefes alamıyorum. Elimden tutup beni uçurumun kenarına getiren sensin, o uçurumdan itende. Şimdi bana ya uç, ya da düş diyorsun. Aşk zorlanmaya gelemez be serseri. Narindir, hafiftir. Çabucak kırılır. Karanlıklar ortasında ne kadar muamma olsa da aşk, girdiği bedenin yüreğini yansıtır.
Kapalı kapılar ardında kelimelerle kurulmuş, kalbimle mühürlenmiş, söylemsiz mektuplarımdın. Suyun dahi silemediği, bozulmayan büyünün aşk zedesi olarak yaşayacaktım.
Yaşadıklarımı mum alevinde yakmaya başladım. Ortalık yangın yerine dönerken yanmayan yüreğimdi. Kalbimle aklım arasında, davranışlarım ve senin aranda sıkışıp kaldım. Daldığım derin uykulardan senin nefesinle uyanmalıyım. Toparlanmalıyım senin sözcüklerinle dokunuşlarınla hayat bulmalıyım. Dimağım iflas etmeden, sırça yüreğim zerrelere ayrılmadan yüreğimin duvarlarına nakş ettiğim adınla bir yazmalıyım. Ölüm döşeğinde son nefesimle birlikte çıkmalı adın.
İçinde hapsolduğum dairenin içinde dönüp dururken merkezim oluyorsun. Baktığım her yönde sen, yürüdüğüm menzilde karşıma çıkıyorsun. Çıkışı olmayan bir labirentte dönüp duruyorum. Karanlığın yuttuğu sokaklar gibi.
Ümidimi hiç yitirmedim. Sadece zamana tutsaktım. Kaderimi suçlayıp karanlık gecelerde yıldızlara ağladım.
Seni söylemekle sözlerim uçardı. Seni yazdığım kâğıtlar bir gün gelir yanardı. Zamanla hafızamda aldatabilir diye yüreğimin duvarlarına kazıdım ismini. Mermer ustasının maharetiyle. Yüreğimin denetleyicisi olan aklımın yollarını kapattım. Geriye aşkım ve sözcüklerim kaldı. Mantığım bir çocuk gibi boynunu büküp giderken sözcüklerim ardından eşlik bile edemiyordu.
Aşkın saltanatını sürerken yüreğim sözcüklerim sana olan bağımlılığımı gösteriyordu. Hayatın kırgınlığında kurtulmayı hiç istemediğim mahzunluğu yaşıyordum. Sahi sen aşkın hangi haliydin? İçimde yaşattığım şimdiki hali mi? Yaşamaya çalıştığım geniş halimi? Yoksa yaşayacak olduğum gelecek hali misin?
Bütün yaşanmışlığına rağmen yaşanmışlığı inkar eden bir aşktı bizimkisi….
Aşksan aşk gibi gel. Beni olduğum gibi kabul ederek.